Prostat Kanseri Nedir: Dünyada olduğu gibi ülkemizde de erkeklerde en sık görülen ikinci kanserdir (akciğer kanserinden sonra). İlerleyen yaşla birlikte prostat kanseri görülme riski de artar. Özellikle 50 yaşın üzerindeki erkeklerde daha sık görülür. Çoğu hastada yavaş ilerleyen, erken teşhis edilirse de tedavisi mümkün olan bir kanser türüdür. Erken teşhis edilen ve ameliyat ya da diğer yöntemlerle gereki tedavisi yapılan prostat kanseri, çoğu hastada beklenen yaşam süresini kısaltmaz. Ancak, prostat kanseri genellikle ileri aşamaya gelinceye kadar hiçbir bulgu vermez.
Prostat Kanserinin Erken Teşhisi: Erken teşhis için 50 yaşın üzerindeki erkeklerin mutlaka Üroloji doktoruna gidip rektal tuşe adı verilen parmakla prostat muayenesini yaptırması ve PSA denilen kan tetkikine baktırması gerekir. Parmakla muayenede doktorunuz prostatın büyüklüğünü değerlendirdiği gibi, bölgesel bir sertlik ya da kabarıklık olup olmadığına da bakar. Böyle bir bulgu prostat kanseri açısından şüphelidir. PSA olarak kısaltılan kan tahlilinin tam adı Prostat Spesifik Antijen’dir. PSA, prostat kanseri olup olmadığını anlamak için elimizdeki en güçlü silahlardan biridir. Vücutta ağırlıklı olarak prostattan salgılanır. Temel olarak üç nedenle artabilir; 1- Prostatın büyümesi, 2- Prostat iltihapları (prostatit), 3- Prostat kanseri. Görüldüğü gibi, PSA düzeyinizin normalin üzerinde olması, prostat kanseri olduğunuz anlamına gelmez. Prostattaki iyi huylu büyüme ve prostat iltihapları nedeniyle de PSA yükselmiş olabilir. Doktorunuz kan tahlilindeki total PSA, serbest PSA, ikisinin birbirine oranı, prostat büyüklüğünüzle PSA’nın oranı, yaşa göre PSA, PSA’nın yıllık artma hızı gibi faktörlere bakarak bir değerlendirme yapacaktır. Bu değerlendirme sonrası prostat kanseri şüphesi varsa, kesin teşhis için yapılması gereken prostattan parça alınmasıdır. Alınan parçalar patoloji laboratuvarında incelenir ve prostat kanseri hücreleri olup olmadığı, kanser hücresi varsa derecesi, prostat içindeki yeri ve yaygınlığı, tuttuğu doku uzunluk ve oranlarına bakılır. Özellikle gleason grade adı verilen derecelendirme önemlidir. Kanserin derecesi ne kadar yüksekse, hızlı ilerleme potansiyeli de o kadar fazladır. Doktorunuz patoloji sonuçlarını gördükten sonra, gerek duyarsa Bilgisayarlı Tomografi ve Sintigrafi gibi ek tetkikler isteyerek, prostattaki kanserin vücudun başka yerlerine dağılıp dağılmadığını araştırabilir. Bu tetkikler her hastada gerekli değildir, kararı Üroloji doktorunuz verecektir.
Prostat Kanserinin Tedavisi: Tüm tetkikler bittikten sonra, yine Üroloji doktorunuz tedavinin nasıl olacağına kara verecektir. Bazı hastalarda, herhangi bir tedavi uygulamak gerekmez ve hasta yakın takibe alınır. Çoğu prostat kanserli hastada standart tedavi “Radikal Prostatektomi” adı verilen ameliyatla prostat bezinin tamamen çıkarılmasıdır. Işın tedavisi, ve testosteron adı verilen erkeklik hormonunu azaltma yaklaşımları da de diğer tedavi alternatifleridir. Son dönemde görüntüleme teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte, daha erken aşamada ve prostat içinde sınırlı bir bölgede yakalanan prostat kanserlerinde “Fokal Terapi” adı verilen, prostatın ameliyatla alınmadığı, ses dalgaları ya da benzer enerji kaynakları kullanılarak sadece kanserin olduğu bölgenin “yakıldığı” tedavi yaklaşımları da popülerlik kazanmaya başlamıştır.