TRANSREKTAL ULTRASONOGRAFİ EŞLİĞİNDE PROSTAT BİYOPSİSİ NEDİR, NASIL YAPILIR,YAN ETKİLERİ NELERDİR?
Transrektal ultrasonografi (TRUS) eşliğinde yapılan prostat iğne biyopsisi, prostat kanseri tanısında çok sık kullanılan bir yöntemdir. Prostat kanserini tedavi edilebilecek kadar erken dönemde yakalamaya yönelik arayışlar, TRUS eşliğinde biyopsi ve prostat spesifik antijen (PSA) ölçümleri üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu yöntemlerdeki gelişmelere paralel olarak, günümüzde en sık tanı alan prostat kanserleri, erken evrede yakalanan kanserlerdir.
TRUS eşliğinde biyopsi güvenli ve kolay uygulanabilir bir yöntemdir. Yaklaşık 15 dakika süren, lokal anestezi yapıldığı için hastanın çok az ağrı hissettiği, hastanede yatış gerektirmeyen, günübirlik bir işlemdir.
Bu yazıda, TRUS biyopsi öncesi hasta hazırlığı, TRUS biyopsi işlemin nasıl yapıldığı, işlem sonrasında dikkat edilecekler ve olası yan etkiler hakkında bilgi vereceğiz.
TRANSREKTAL ULTRASONOGRAFİ EŞLİĞİNDE PROSTAT BİYOPSİSİ KİME YAPILIR?
Prostat kanseri, genellikle ileri döneme kadar hiç bulgu vermeyen bir hastalıktır. Bu yüzden 50 yaşın üzerindeki erkeklerin senede bir kez PSA adı verilen kan tetkikini yaptırmaları ve parmakla rektal muayene için Üroloji doktoruna gitmeleri önerilmektedir. Prostat kanserinde en sık görülen bulgu PSA’da yükselmedir. Ayrıca parmakla muayenede sertlik hissedilmesi de prostat kanseri şüphesi yaratır. Bu durumlardan biri tespit edildiğinde, prostatta kanseri şüphesi ortaya çıkar. PSA’da yükselme sadece prostat kanserinde olmaz. İyi huylu prostat büyümelerinde ve prostatit adı verilen prostat iltihaplarında da PSA yükselebilir. PSA’nın niye yükseldiğini anlamanın ve prostat kanserini tespit etmenin en kesin yolu TRUS eşliğinde alınan prostat biyopsisidir. Ancak, son yıllarda Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) teknolojisindeki büyük ilerlemeler sayesinde, daha önceden tespit edilemeyen prostat kanseri odakları artık görülebilmeye başlandığından, PSA’sı yüksek olan hastalarda biyopsiden önce prostat MR’ı istenmektedir.
Prostat kanserini saptamak için çekilen MR’ın adı; multiparametrik prostat MRG’dir. Özel bir MR tetkiki olup, mutlaka gerekli zaman ayrılarak, detaylı ve standartlara uygun bir şekilde çekilmelidir. Bu özel MR’ın raporlanmasının da, bu konuda tecrübeli Radyoloji uzmanları tarafından yapılması önerilmektedir. MR’da kanser şüphesi yaratan bir odak görülürse, prostat biyopsisi yapmak gerekir. Ne yazık ki multiparametrik prostat MR’ı tüm prostat kanserlerini göstermez. Bu yüzden, MR normal bile çıksa Üroloji doktorunuz yine de prostat biyopsisi yapılmasını isteyebilir. Peki, o zaman neden biyopsi öncesi MR çekiliyor? Bunun cevabı şudur; eğer MR’da şüpheli bir odak varsa, biyopsi o odak hedeflenerek yapılır. Buna MR Füzyon biyopsi adı verilir. Ayrı bir yazımızda bu konuda da bilgi vermekteyiz. Eğer MR’da şüpheli bir odak olmamasına rağmen, doktorunuz prostat biyopsisi istediyse, bu durumda Füzyon biyopsi yapılamaz ve standart TRUS eşliğinde prostat biyopsisi işlemi uygulanır.
PROSTAT BİYOPSİSİ ÖNCESİ HAZIRLIK
TRUS biyopsi makattan girilerek yapılan bir işlemdir. Bu sırada, normalde her insanda makat bölgesinde bulunan ve sağlığımıza zararlı bir etkisi olmayan bazı mikroplar, makattan geçen biyopsi iğnesi tarafından prostat içine ve dolayısıyla idrar yollarına taşınır. Bu durumda idrar yolu enfeksiyonu, hatta nadir de olsa sepsis adı verilen kana mikrop yayılması olayı ortaya çıkabilir. Bu enfeksiyonlara engel olmak için, prostat biyopsisinde önce hastaya gerekli antibiyotikler verilir. Bunlar ağızdan alınan antibiyotiklere ek olarak, iğne ile uygulanan antibiyotikleri de içermektedir.
Ayrıca, biyopsi öncesi ufak bir lavman işlemi ile makat bölgesi dışkı artıklarından temizlenir.
Tüm bu önlemlere rağmen, TRUS prostat biyopsisi sonrasında hastaların az bir kısmında (yaklaşık %3) hastaneye yatış gerektiren enfeksiyon oluşabilmektedir. Biyopsi öncesi doktorunuzla görüşürken, son aylarda hangi antibiyotikleri kullandığınızı, vücudunuzda protez takılı olup olmadığını ve kalp kapak değişimi gibi ameliyatlarınız varsa bu konularda mutlaka bilgi veriniz. Bu durumlarda ek antibiyotiklerin de verilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, düşük doz aspirin dışında kan sulandırıcı kullanıyorsanız, bunların biyopsiden 5-7 gün önce kesilmesi tercih edilmektedir. Mutlaka bu konuda da doktorunuza bilgi veriniz.
TRUS PROSTAT BİYOPSİSİ NASIL YAPILIR?
Transrektal ultrason eşliğinde prostat biyopsisi öncesinde, hasta yukarıda belirtildiği şekilde hazırlanır. İşlem lokal anestezi ile yapıldığından, hastanın aç olmasına gerek yoktur. Lavman ile makat temizliği yapıldıktan sonra, hasta sedye üzerine, sol yan tarafına doğru dönerek yatar ve dizlerini karnına doğru çeker. Hastanın üzeri örtüldükten sonra, iç çamaşırı aşağıya sıyrılır. Doktor, kaydırıcı ve uyuşturucu özellikleri olan bir jeli hastanın makat bölgesine sürer. Daha sonra, prob adı verilen ince ultrason başlığını yavaş bir şekilde hastanın makat bölgesine yerleştirir. Bu, tüm prostat biyopsisi işleminin en önemli aşamalarından biridir. Doktor makat bölgesini aniden zorlamamalı, başlığı içeriye yavaş yavaş, hastanın canını yakmadan yerleştirmelidir. Hastamız kendisini gevşek bırakır ve makat bölgesini sıkmazsa, başlık hiç rahatsızlık vermeden, yumuşak bir şekilde içeri doğru ilerler. Kendisini sıkan hastalarda bile, zorlama yapılmadan yavaş davranılırsa, makat girişi bir süre sonra gevşeyerek başlığın acısız bir şekilde girmesine izin vermektedir. Çok nadiren (yaklaşık %1), makat girişinde darlık ya da yarası olan hastalarda bu aşamada şiddetli ağrı olabilir. Bu durumda hastanın canını acıtarak işleme devam etmeyiz. İşlem hasta uyutularak, anestezi altında yapılır.
Başlığı makat bölgesine yerleştirdikten sonra, Ultrason’da prostat çok net olarak görülür. Önce, çok ince bir iğneyle prostat çevresine uyuşturucu ilaç verilir. Böylece prostat uyuşur ve işlemin bundan sonraki kısmını hasta sadece sinek ısırığı gibi hafif bir acı olarak hisseder. Ultrason ile prostat görülürken, özel bir iğne ile prostatın içinden parçalar alınır. TRUS prostat biyopsisinde, genellikle prostattan 12 adet parça alınmaktadır. PSA’sı çok yüksek olan hastalarda bu sayı azalırken, prostatı çok büyük olan hastalarda, tekrar biyopsilerde veya şüpheli odak görülen biyopsilerde alınan parça sayısı 14-18’lere kadar çıkabilir. İşlem yaklaşık 15 dakika kadar sürer ve yukarıda da bahsettiğimiz gibi, hastamız çok az ağrı hissederek işlemi tamamlar.
PROSTAT BİYOPSİSİNDEN SONRA NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
Prostat biyopsisinin olası yan etkileri şunlardır; Çoğu hastada prostat biyopsisinden sonra birkaç gün devam eden, idrarla birlikte hafif kan gelmesi, makattan hafif kan gelmesi veya penis ucundan sızar tarzda damla damla kan gelmesi görülür. Bunlar kendi kendine geçen, tedavi gerektirmeyen ve önemsiz durumlardır. Bazı hastalarda bunlar hiç görülmezken, bazı hastalarda azalarak bir hafta kadar devam edebilir. Meni ile birlikte, ufak kahverengi kan pıhtıları da zaman zaman atılabilir. Biyopsiden sonraki bir hafta boyunca günde en az 2 litre su içilmesini önermekteyiz. Böylece içerideki kan pıhtıları rahatça atılabilir.
Çok nadir görülen, ancak tedavi gerektiren iki yan etki ise; enfeksiyon ve idrarda tıkanmadır. Prostat biyopsisi sonrası enfeksiyon gelişme riski yaklaşık %3’dür. Biyopsiden sonraki 3 gün içinde 38 dereceyi bulan ya da geçen bir ateşlenme, enfeksiyona işaret eder. Bu durumda hastamızın, gece bile olası hiç beklemeden hemen hastaneye başvurması gerekmektedir. Damardan uygulanacak daha güçlü antibiyotikler ile enfeksiyon ilerlemeden tedavi edilir. Hastanın hastaneye başvurmayı geciktirmesi durumunda, enfeksiyonun tedavisi zorlaşır ve hastanede daha uzun süre yatması gerekebilir.
Daha da nadir görülen (%0.5) diğer önemli yan etki ise idrarda tıkanmadır. Biyopsiden sonra idrar hafif kanlı ve biraz yanarak gelebilir. Ancak hiç idrar yapılamaması durumunda da hemen hastaneye başvurmak gerekir. Hastaya idrar sondası takılır ve iki-üç gün içinde prostattaki ödem gerileyince, sonda çıkarılır.
TRUS biyopsi sonrası hastalar banyo yapabilir. Birkaç gün acılı yememekte, kabız olmayacağınız yumuşak gıdalarla beslenmekte fayda vardır.
TRUS PROSTAT BİYOPSİSİNDEN SONRA CİNSEL İLİŞKİYE NE ZAMAN GİRİLEBİLİR?
TRUS prostat biyopsisi sırasında verilen lokal anestezi ilacı ve prostat bölgesindeki hassasiyet nedeiyle, hastaların küçük bir kısmında, 2-3 hafat kadar sürebilen ereksiyon-sertleşme problemleri görülebilir. Bu problem geçicidir, en fazla 1 ay içinde tamamen ortadan kalkacaktır. Çoğu hastada bu probleme hiç rastlanmaz. TRUS biyopsi sonrası idrarda ve menide bir miktar kanama olacağından, 4-5 gün boyunca cinsel ilişkiye girmemek tavsiye edilebilir. Bu sürede ilişkiye girmenin belirgin bir zaraı yoktur, ancak partneriniz menideki kandan rahatsız olabilir. Ayrıca, düşük ihtimalle de olsa, biyopsi sonrasında idrar yollarınızda enfeksiyon gelişirse, bu da partneriniz için problem oluşturabilir.
TRUS PROSTAT BİYOPSİSİ PATOLOJİ SONUÇLARI NE ZAMAN ÇIKAR?
TRUS prostat biyopsisi ile alınan parçalar, özel kutulara konularak Patoloji laboratuvarına gönderilir. Burada boyama gibi hazırlama işlemlerinden geçtikten sonra, bu konuda uzmanlaşmış Patoloji uzman doktoru tarafından değerlendirmesi yapılır. Sonuçlar ortalama 1 haftada çıkmaktadır. Nadiren, patoloji doktoru tam teşhis koyamayıp, ek ve ileri boyama teknikleri kullanılmasını gerekli görebilir. İmmün-histokimya adı verilen bu tetkikler için hastalardan ek bir ücret alınmakta ve patoloji sonucunun çıkması 4-5 gün kadar gecikmektedir.
SONUÇ
TRUS eşliğinde yapılan prostat biyopsisi, önemli komplikasyon oranı düşük olan, güvenli sayılan bir yöntemdir. İşlem öncesi verilecek antibiyotik tedavisi enfeksiyon riskini belirgin olarak azaltmaktadır. Ancak, az sayılsa da, %3’ler civarındaki enfeksiyon riski nedeniyle, son yıllarda özellikle Avrupa ülkelerinde Transperineal prostat biyopsisi adı verilen, parçaların makattan değil de, perine adı verilen, yani makat ile yumurtalıklar arasındaki kısımdan, yani ciltten içeri girilerek alındığı prostat biyopsisi yöntemi daha ön plana çıkmaya başlamıştır. Transperineal prostat biyopsisi hakkında bilgi veren yazımızı da okumanızı öneririm.
TRUS eşliğinde biyopsi ve Transperineal prostat biyopsisi yöntemlerini geliştirmeye yönelik çalışmalar tüm dünyada sürmektedir.
Konu hakkında aklınıza gelen tüm soruları, muayenehane telefon numaramızı arayarak, direkt olarak bana sorabilirsiniz.