Prostat Biyopsisi: Prostat kanserini saptamanın tek kesin yolu prostattan iğneyle parça alınması işlemi, yani prostat biyopsisidir. Çoğu kişinin sandığının aksine, kolay ve genelde ağrısız bir uygulamadır. Prostatın büyüklüğünü ve iç yapısını görmek için en pratik yöntem Ultrason’dur. Ultrason’da zararsız ses dalgaları kullanılarak vücudun içi görülür. Prostatın büyüklüğünü görmek için karın üzerinden yapılan basit bir ultrason tetkiki yeterlidir. Ancak, prostatın iç yapısını değerlendirmek için makattan, yani rektal bölgeden içeri girilerek yapılan Transrektal Ultrason (TRUS) incelemesi gereklidir. Bu incelemede, rektum içine ince bir cihaz yerleştirilir ve prostatın iç yapısı ultrasonla incelenir. Cihaz ince olduğundan, hasta kendisini gevşek bırakırsa sadece hafif bir rahatsızlık hisseder. Prostat biyopsisi de bu yöntemle yapılır. Rektuma, yani arkadan makata yerleştirilen ince ultrason başlığı ile prostat görülürken, ince bir iğneyle uyuşturma (lokal anestezi) yapılır ve daha sonra prostattan parçalar alınır. İşlem yaklaşık 15 dakikada biter.
Biyopsinin ağrısız olması için lokal anestezi (uyuşturma) ve doktorun nazik çalışması gereklidir. Nadiren bazı hastalarda cihazın makata yerleştirilmesi sırasında daha şiddetli ağrı olur. Bunlar büyük hemoroidi (basur) ya da bu bölgede fissür denilen çizik ve yaraları olan hastalardır. Bu durumda, hastanın ağrı hissetmemesi için işleme devam edilmez ve biyopsi daha sonra hasta uyutularak yapılır. Ancak buna çok nadiren, yaklaşık %1 hastada gerek duyulur.
Normal, yani lokal anestezi ile yapılan biyopsiden önce hastanın aç olmasına gerek yoktur. Kahvaltısını edip, tansiyon, şeker hapı gibi ilaçlarını kullanarak gelebilir. İşlem sonrası 30 dakika kadar dinlenen hasta daha sonra günlük hayatına devam edebilir. Gece banyo yapmasında sakınca yoktur, herhangi bir gıda kısıtlaması da uygulanmaz. Sadece 2-3 gün kadar fazla acı yememesi önerilir, dışkı yaparken yanmaya neden olabilir. Prostat biyopsisi işleminde, prostatta en sık kanser görülen bölgelerden, standart olarak 10 ya da 12 adet parça alınır. Buna ek olarak şüpheli bölgelerden birkaç adet parça daha alınır. Alınan parçalar patoloji laboratuvarına gönderilerek yaklaşık 1 hafta içinde sonuçlar alınır. Prostattan neden bu kadar çok parça alındığını hastalarımız merak edebilir. Meme kanseri, tiroid kanseri gibi durumlarda, ultrasonla şüpheli kitleden parça alınır. Ancak prostat kanseri şüphesinde prostatın en az 12 adet farklı yerinden parçalar alınmaktadır. Bunun nedeni, ultrasonla prostattaki kanser odaklarının çok büyük kısmının görülememesidir. Makattan girilerek yapılan ayrıntılı Transrektal Ultrason’da dahi, prostat kanserlerinin yaklaşık %85’i görülemez. Bu yüzden, biyopsi sırasında çok sayıda yerden parça alınarak, kanserli bir doku varsa tespit edilemeye çalışılır.
Prostat Biyopsisinin İstenmeyen Etkileri (Komplikasyonları): Prostat biyopsisi sonrasında birkaç gün makattan ya da idrarla birlikte hafif kan gelebilir. Bunun önemi yoktur ve hiçbir tedavi gerektirmeden birkaç gün içinde kendiliğinden geçer. Hastanın kullandığı kan sulandırıcı ilaçları biyopsiden birkaç gün önce kesmesi ve bir gün önce uygun bir antibiyotik hap almaya başlaması gerekir. Bu konuda doktorunuz gerekli bilgileri verecektir. Biyopsiden hemen önce ufak bir lavman ile bağırsağın uç kısmı temizlenir. Bu önlemler biyopsi sonrası görülebilecek enfeksiyon riskini azaltmak içindir. Yukarıda bahsedilen antibiyotik kullanımı ve bağırsak temizleyici lavmana rağmen, bazı hastalarda biyopsi sonrası enfeksiyon gelişebilir. Bunun nedenini şöyle açıklayabiliriz; bağırsaklarda görülen ve normalde zararlı bir etkisi olmayan bazı mikroplar, prostattan parça alınırken makattan geçildiği için, bu bölgeden idrar ve kan dolaşımına karışır. Bağırsakta zararsız olan bu mikroplar, idrara ve kana karıştığında enfeksiyona neden olur. Bunun hastaya zarar vermemesi için, işlem öncesi ve sonrası antibiyotiklerle bu mikropların çoğalması ve yayılması engellenir. Ancak, bazı mikroplar antibiyotiğe dirençlidir. Özellikle son aylarda sık antibiyotik kullanan hastalarda dirençli mikroplar daha sık görülür. Antibiyotik ile öldürülemeyen dirençli mikroplar, biyopsi sonrası hastada enfeksiyon gelişimine neden olabilir. Bu durum kendini, hastanın ateşinin yükselmesi ile gösterir. Prostat biyopsisinden sonraki üç gün içinde 38 dereceyi bulan bir ateş yükselmesi olursa, vakit kaybetmeden hastaneye başvurarak, damardan daha güçlü antibiyotik tedavilerine başlamak gerekir. Neyse ki bu durum, yani prostat biyopsisi sonrası yüksek ateş ve enfeksiyon gelişimi nadiren, yaklaşık %3 hastada görülür. Biyopsi sonrası çok nadir görülen bir diğer istenmeyen yan etki ise idrar tıkanmasıdır. Görülme sıklığı %1’den düşüktür. Biyopsi sonrası prostatta gelişen ödem ve/veya, idrar torbası içindeki kan pıhtılarının neden olduğu tıkanmaya bağlı gelişebilir. Biyopsiden sonra hiç idrar çıkaramama gibi bir durumda, hastaneye başvurulması gerekir ve hastaya sonda takılarak idrar çıkışı sağlanır. Sonda birkaç gün içinde çıkarılır ve hasta normal yaşamına devam eder.